İlk baskısı 2002 yılında yayınlanan “Parti ve Devrim Şehitleri Albümü” yeniden düzenlenerek, “Kavgamızın Kızıllığında Ölümsüzler Albümü” adıyla 2. baskısıyla çıkıyor.
ŞAN OLSUN 53 YILLIK TARIHTE
UMUDA HARÇ OLANLARA…
53 yıllık bir mücadele tarihine sahip Proletarya Partisinin sınıf mücadelesi mevziinde ortaya koyduğu kararlılığı, siyasi-ideolojik-örgütsel ve askerî olarak bütünlüklü tanımlanması, binlerce sayfa tutacak yazılarla ortaya konabilir ancak. 53 yıllık Parti tarihi, başta parti kurucusu ve kuramcısı İbrahim Kaypakkaya olmak üzere, ölümsüzleşen dört genel sekreterinin ve onlarca yönetici kadro, yüzlerce parti üyesi, militan ve savaşçısının tarihiyle, yaşam ve savaş anılarıyla bütünlüklü anlaşılır.
Bütünlüklü tanımanın gerçekliği budur. Savaş ve direniş cephelerinde ölümsüzleşen her bir militanın tarihi, parti programının savaş ve direniş tarihinin önemli bir parçasıdır. Bütünün parçası, kolektifin öznesi olan, geleceğin muazzam yaratıcısı olarak yaşanan geçmişin mirası olan bu tarih bizimdir. Bu tarih bilinci kuşanılmadan anın tarihsel gerçeği kavranamaz, gelecek kazanılamaz.
Yine Türkiye topraklarında Türk, Kürt ve çeşitli milliyetlerden halkımızın özgürlüğü için mücadele ederken ölümsüzleşen binlerce militanın devrimci pratikleri öğrenilip, sahiplenilmeden gelecek kazanılamaz.
Bu çabaya mütevazı bir katkı sunacağı düşüncesiyle…
ÖNSÖZ:
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Rezilleştirilmiş bir dünyada yaşamayı ret edenlerin hareketi binlerce yıla dayanır. Değişimi istemek aynı zamanda kurtulma eyleminin de itimi olur. İnsanlık tarihi sınıf mücadelesi tarihidir. Sınıf mücadelesi, ne istemediğini bilen ama neyi istediğini belirleyemeden tarihin tekerleğini döndüren hareketlerle doludur. Yaşama anlam katma, anlamı feda ruhuyla donatma, kendinden vazgeçme bilinci oluşturma ise bu hareketlerin bağrında somutlaşmış, nesilden nesile taşınmıştır. Her kurtuluş hareketi ve mücadelesi, uğrunda ölmeyi gerektirecek bir sahiplenme bilincini de beslemiş ve inşa etmiştir. Bu bilinç, Paris komünarlarının “cenneti zapt etme” cüretiyle en yüksek biçimine kavuşmuştur. Artık rezil dünyayı ret etmek bilinçli, programlı bir kurtuluş bilinciyle ölümü anlamlı kılan dupduru bir tutuma dönüşmüştür.
Bu albüm, Paris Komünü’nden bugüne yaşamsal sorunlar girdabından “tüm yaşamı” kazanma iradesi oluşturan “Tay Dağı kadar yüce” olan erdemlilerin ürünüdür. Keşfedilen ve sımsıkı bağlanan yaşamın biricik anlamı olan “mücadeleyi” tarihe mühürleyenler, yaşayanların bilincini berraklaştırır. Kurtuluş için savaşmanın enerjisi, onu gerekçelendirmenin somutluğunu oluştururlar. Halkın kurtuluşu için belirlenmiş manifesto kavgaya adanan, bu uğurda ölümü kucaklayan her devrimci ve komünist ile ete kemiğe bürünür. Mücadelenin anlamını derinleştiren, onu yenilmez kılan şey onun uğrunda ölüme meydan okuyanların iradesidir.
Bu albümde, devrim ve komünizm davası için ölümün kutsanmasını değil yaşamın anlamlandırılmasını görmeliyiz. Ölümsüzlerimizi dupduru yapan şey, ölümü kutsallaştırmak için değil yaşamı onurlandırmak için aldıkları tutumdur. Onlar kaybedildiğinde tekrar geri kazanılması imkânsız olan yaşamı anlamlandırarak geri kalanlara emanet ettiler. Her ölümsüzümüz bir iz sürücü olmuştur. Yaşarken inandıkları dava için, kurtuluş için kendinden vazgeçme bilincinin devamcısı olmuştur. Devrim ve komünizm için ölümsüzleşenleri anlatmak devrimin bilincinin en sade, en ikirciksiz, en duru, en cüretli, en görkemli anlatımını yapmaktır. Zira ölümü kucaklamayı gerektiren şeyi onların tutumu kadar kavratacak bir anlatım bulmak olanaklı değildir. Ölümsüzlük, bedensel varlığınızın sona erdikten sonra davanızın ve düşüncelerinizin geride kalanlarda yaşamasıdır. Geride kalanlar için dava ve düşünceleri kudretli kılan en önemli şey ise budur. Mücadeleye sımsıkı sarılarak sürdürenler bunun sorumluluğunun bilincini taşırlar. İşte halkın kurtuluş davasını ölümü kucaklayanlarımız bu şekilde kuvvetlendirir.
Bu albüm, ölümsüzlerimizi sadece unutmamak-unutturmamak adına hazırlanmış bir çalışma değildir. Kurtuluş için ihtiyaç olan devrim davasının gücünü aldığı kaynağın toplamıdır. Sürdürülen mücadelemizin ta ki sınıfsız toplumu inşa edene kadar dayattığı zorunluluğu kavramaya hizmet etmektedir. Bu zorunluluğu kavramış olanların bize taşıdığı bilincin kendisidir.
Şehitlerimiz ölümü kutsamadığı gibi devrimci yaşamlarını da kutsamayanlardır. Haklı olanın, doğru olanın kaynağı, tarihi yapan gerçek gücün kitleler olduğunu kavramış bir yaklaşım, yaşamını kutsamaktan kurtulmayı başarır. Şehitlerimizin ölümü kucaklayan tutumları onların aynı zamanda gerçek devrimci gücün ve kudretin halkın örgütlenmiş gücü olduğunu kavramaktan ileri gelir. Devrim için vazgeçilmez olan gücün halkın örgütlü gücü olduğuna kendinden vazgeçerek işaret eder ölümsüzlerimiz.
Şehitlerimizin hangi koşullarda ve şartlarda devrim mücadelesi içine girip fedakarlıkla dolu bir tutumu sahiplendikleri de önemlidir. Onlar savaşıma son derece elverişli şartları gözeterek, onu kollayarak, onu bekleyerek girmemişlerdir. Devrim akımının geriye çekildiği, halkın henüz uyanıp harekete geçmediği şartlarda kavgayı omuzlama iradesidir aynı zamanda. Zira elverişli şartlarda savaşıma girme tercihiyle alınacak tutumu sahiplenmek ancak tarihi yapmanın sadece kolay bir yol olduğunu düşünenlere özgüdür. Böyle bir durumda kurtuluş için mücadele tarihi oluşturmak da kuşkusuz imkânsız olacaktır. Ölümsüzlerimizin mücadele içindeki konumları aynı zamanda sınıf mücadelesi tarihinin, zaferi elde etme mücadelesinin sürekliliğini kavrama bilincini inşa etme halidir.
Devrim ve komünizm için ölümsüzleşenlerimizin yaşamları benzerlikler içerdiği kadar farklılıklarla doludur. Onların yaşamı sevinçle, kederle, coşkuyla, zorlukla, acıyla, sevdayla, umutla ve umutsuzlukla dolu binlerce yaşanmışlık ve deneyime sahiptir. Kuşkusuz bir devrimcinin ve komünistin yaşamını anlatmak için sözcükler yetersiz kalır. Bu albümde de bunun yetersizlik içerdiğinin farkındayız. Olanaksız olan şey onları layıkıyla anlatmaktır. Onları anlatacak olan şey ise dupduru bir duruş, berrak bir fedakârlık bilinci olacaktır.
Ölümsüzlerimiz yaşamlarıyla bize devrim ve komünizmin ihtiyaç olduğunu dupduru ve berrak şekilde anlattı. Yenilgiden ve hata yapmaktan korkmayarak, kuşatmalarda tereddüte düşmeyerek, yoldaşlarını ve partiyi canları pahasına koruyarak, zor şartlarda savaşta ısrar ederek, sorumluluktan kaçmayarak, önderleşme ve komutanlaşma iddiasını taşıyarak, halka sonsuz güveni zedelemeyerek, zorlukları aşılması gereken görev belleyerek, değişmez denilenin değişeceğini kavrayarak ve devrimin ihtiyaçlarına göre şekillenerek bize devrimciliklerini miras bıraktılar.
Onlar mücadelemizin en yetişmiş, en dirençli, en kavrayışlı ve en fedakarları olarak tarihte yerini aldı, bilincimizi berraklaştırdı, davamıza kuvvet verdi.
Anıları zafere kadar bize yol gösterecek!
Nisan 2025
PARTİZAN